12 Aralık 2010 Pazar

Anla-Şıl-Mak


Sen anlatırsın yazarak ya da söyleyerek... İçindeki niyet, yüklediğin anlam, aklındaki düşünce, yüreğindeki his, hepsini eklersin kelimelerine ve sonra özgür bırakırsın kurduğun tüm cümleleri. Her biri senden çıkar, sağa sola dağılır, başka bir dile eklenene kadar bir süre boşlukta asılı kalır.









Biri gelir sonra, alır havada asılı kalan cümleleri. Benzerdir ya diliniz, yakındır baktığınız göz, durduğunuz yer, yüreğinizdeki his, aynı anlamda ulaşır kelimelerin ona. Alır ve ekler sadece kendisine olduğu gibi. Gülümsersin.




Derken bir başkası gelir şöyle bir bakar durduğu yerden. Alır, evirir çevirir, ona göre fazlasını çıkartır, tamamlar eksiğini, başka gözlerden gördürüp, başka dillerden anlatır sana olanı biteni ve öyle ekler kendine senden gelenleri. Bir bakmışsın çoğalmışsın.


     



Sonra başka biri gelir, bambaşka bir yerden bakar havada asılı olan cümlelere. Öyle uzak, öyle farklıdır ki durduğu yer; ne niyetiniz, ne yüklediğiniz anlam, ne aklınızdaki ne yüreğinizdeki uyar birbirine. Başkadır ondaki yansıması senden çıkan cümlelerin. Kelimelerinizin rengi tamamen farklıdır. Bu yüzden işte bir anda eksiliverir cümlelerin, kararır rengi, can yakar istemeden, can acıtır...Üzülür ve şaşırırsın.







Haksızsındır. Çünkü senden çıkan kelimelerin başka türlü anlaşılabileceğini de düşünerek özen göstermen gerekir biraz da...


Haksızlardır. Çünkü havada asılı her cümlenin kendi gördükleri gibi olmayabileceğini hesaba katarak aynı özende davranmaları gerekir aslında...


Böyledir işte; kimi zaman içi boş bir cümlenin başka türlü doldurulmuş ağırlığı biner yüreğine. Acıtır da acıtır içten içe seni ve ne zaman geçer bilemezsin..
                                                                                         ( Özlem Baki'den alıntıdır )

3 yorum:

  1. Bir bilge, ismini hatirlayamadim ama Eflatun'un yazdigi kitaplardan birinde Sokrates ile kapisan bilgelerden biri, su anlamda biseyler soylemisti: Bir kelime, fikir, cumle, bir kisi tarafindan soylendikten sonra kabul goren bir hale gelebilir. o kelime, fikir, cumle artik kabul gormus hali ile kullanan kisilerin de olur, ve bu andan sonra da kelimeyi, fikri, cumleyi ilk kimin soyledigi onemli degildir. o aitlik o andan itibaren kullana aittir.

    Burada direk sokrates mantigindan gitmek istiyorum ben, kelime, cumle senden ciktiktan sonra kabul gormus hali ile senin sorumlulugunda degildir. Evet acidir bu, ama Sokrates de mantikli bir adamdir. :) Sorumluluk aliniyorsa bedel de odenmelidir, iyi kotu. :)

    YanıtlaSil
  2. sayın obebokek beyefendinin yorumuna bayılmakla beraber facebookumda paylaşıyorum sayın ilker yazıyıııı:) fotolarla bütünlüğünü çok beğendim bide..sevgiyle..

    YanıtlaSil